FİLM ÖNERİSİ: Moana

Antik Polinezya’ okyanus adalarından birinde kabilesiyle birlikte yaşayan meraklı ve cesur bir kız Moana, çocukluğundan beri büyükannesinin hikayeleriyle büyümüştür. Yarı Tanrı Maui’nin yararttığı lanetleri dinleyen cesur Moana’nın gözü hep okyanustadır ancak ailesi Moana’yı bu tutkusundan vazgeçtirmek için ellerinden geleni yaparlar. Moana’yı kabileye örnek bir lider olması için zorlarlar. Ancak lanetin adaya sıçraması sonucu Moana, tüm söylenenlere aldırmadan okyanusa açılır. Okyanustaki zorluklar, aşılması gereken hedefler, baş edilmesi gereken yenilgiler karşısında Moana kendini ve kim olduğunu bulma macerasına atılır.

Güçlü olanın sadece bedeni büyük, iri ve kuvvetli olan olmadığına, kişilik ve kimlik yoluyla kendi gücümüzü ortaya koyduğumuza sık sık vurgu yapan film, hayallerin peşinden koşmanın insanı kimliğini bulmaya da yönlendirdiğini anlamaya davet ediyor.

İnsanın hayatında bir yol çizmesini herkesten önce kendi anne babası ister. Çocukları için en iyiyi isteyen aileler aslında önceden belirlenmiş bir yolu da çocuklarına sunmak, onları bu yoldan saptıracak şeyleri engelleyerek yetiştirmeyi denerler. Ancak tutkuların kişinin kendisi olmasında ne kadar büyük bir rol oynadığını görebilmek her zaman kolay değildir. Bu filmde, Moana’nın zorlu okyanus yolculuğunda mücadelesinin kendisini nasıl tamamladığını görebiliyoruz. Öte yandan, ailenin kendi yaşadığı olumsuz deneyimlerin (denizci olan kabilenin denize küsmesi) sonraki jenerasyonlara yansıtılması, olumsuz deneyimler sonucu oluşan önyargıların bir sonraki nesli nasıl etkilediğini de takip edebiliyoruz. Her zorluğa karşı kendi içindeki sesi, hayallerini dinleyen Moana’nın mücadelesi bize başarı dolu bir hikayenin zorluklar olsa da olumlu sonuçlanabileceğini gösteriyor. Ailenin bir çocuğun kapasitesine olan inancının çocuğun hayatındaki büyük etkisini bilmemek mümkün değildir. Moana’yı da filmde her zaman sessizce destekleyen büyükannesinin yardımını sıklıklara gülümseyerek izliyoruz. Çocukların kendilerini dinleyen, onlara inanan ve onları kim olduklarını bulmaya cesaretlendiren bir yetişkine ne kadar ihtiyaçları olduğunu fark ediyoruz. Moana, yapamazsın denilen yerde yapmayı, sadece erkekler güçlüdür denilen yerde güçlenen bir kız olmayı, zorluklar olsa bile hayallerinden vazgeçmemeyi, olmamız beklene kişi yerine olduğumuz kişi olabileceğimizi hatırlattığı için öneriler listesindeki yerini korumaktadır.

Bu film, çocuklara insanın kendi olabilmesini, nasıl biri olduğunu keşfetmesi gerektiğini ve tutkularının da bu işin bir parçası olduğunu farklı bir yolla anlatın bir temaya sahiptir. Başkalarının önyargıları, yapılması gerekenler arasından sıyrıldığımızda, kendi yapmak istediklerimize ayak uydurduğumuzda yolun belirleneceğine vurgu yapmaktadır. Tüm sosyal baskılar, toplumsal cinsiyet kalıpları ya da engellenmeler gibi stresli durumlar karşısında cesaretle ileri atılmasını bilen kişiler bir şekilde ödüllerle geri döner. Ve bu ödüller; kendi olma ve kendini gerçekleştirebilmedir. Çocuklar bu filmden, kendine karşı dürüst olmayı, bir lider duruşunu, başkalarına yardım edebilmeyi ve sorumluluk alabilmenin güzelliklerini öğrenirler.