Ebeveyn sözlüğünüzden bu yaygın cümleleri silin.
Ebeveynler çocuklarına zarar verici veya kırıcı sözler söylemek istemezler ancak bazen bu yaşanır. Yorgunsunuzdur ve sizi sinirlendirirler. Onlardan tabaklarındaki yemeği bitirmelerini veya kapıdan zamanında çıkmalarını 600.kez istedikten sonra hayal kırıklığına uğrarsınız. Ayrıca, farkında bile olmadan kendi çocukluğunuzda ebeveynlerinizden duyduğunuz, sizi duygusal olarak etkileyen şeyleri tekrarlıyor olabilirsiniz.
Ebeveynler olarak en iyisini yapmaya çalışırız ama bazen- çoğunlukla- yetersiz kalırız. Bu nedenle, ebeveynlerin genellikle etkilerini fark etmeden kullandıkları, potansiyel olarak zarar verici ifadelerden bazılarını bilmek yardımcı olabilir. Bu, kendimizi suçlamak veya eleştirmek ile ilgili değil. Dilimiz konusunda biraz daha bilinçli olup daha iyisini yapmakla ilgilidir.
1.“Bu çok önemli değil.”
Çocuklar genellikle saçma görünen şeyler için ağlarlar. Özellikle, başa çıkabileceklerini düşündüğünüz bir konuda çocukların ağlaması veya mızmızlanması ebeveynlerin sinirini bozabilir. Ancak sadece neşelenmelerini söyleyerek gerçek duygularını indirgemek zararlıdır.
Ebeveynlik eğitimcisi, Positive Parenting Solutions’ın kurucusu ve “Eğer Sana Bir Kez Daha Söylemem Gerekiyorsa” kitabının yazarı Amy McCready, “Bu küçük sorunlar ve onlarla beraber gelen duygular aslında çocuklarımız için devasa” dedi. “Duygusal tepkilerini çok gerçek zorluklara indirgediğimizde, onlara ‘Nasıl hissettiğinizin bir önemi yok’ veya ‘Korkmak ya da hayal kırıklığına uğramak aptalca’ demiş oluyoruz.”
Bunun yerine şunu deneyin:
Bir dakikanızı ayırın ve olayları onların bakış açısından anlamaya çalışın. McCready şuna benzer bir şey söylemeyi önerdi: “Şu anda gerçekten korkmuş, hüsrana uğramış veya hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun. Bunun hakkında konuşup ne yapacağımıza karar verelim mi?”. Sonuç olarak, duygusal zekâ geliştirmenin önemli bir parçası olan duygu etiketlemelerine yardımcı oluyorsunuz ve onlar için orada olduğunuzu açıkça gösteriyorsunuz.
2.“Sen hep…” veya “Sen asla…”
Çocukların kendi kalıpları vardır ama onlara “her zaman” veya “asla” demek doğru değildir. Hatta bu yüzden, evlilik danışmanları danışanlarına partnerlerine karşı “asla” kelimesinden kaçınmalarını önerir.
Parenting for Connection’ın kurucusu Robbin McManne’e göre, genel ifadeler kullanmak belirli bir anda çocuğunuzla neler olup bittiğini merak etmeyi bıraktığınızı gösteren tehlikeli bir işarettir.
Bu konuda McManus, “Onlara ne yapmaları gerektiğini ve bir dahaki sefere ne yapabileceklerini öğretme fırsatını kaçırıyorsunuz” dedi.
Bunun yerine şunu deneyin:
Çocuğunuzun belirli bir anda belirli bir davranışta bulunma nedenini merak etmeyi kendinize hatırlatın. McManne, o anlarda çocuğunuza fiziksel olarak yaklaşarak bağlantı kurmanızın gerçekten yardımcı olduğunu ve evin öteki bir ucundan bağırmaktansa onun dikkatinin dağılmayacağı şekilde yanında olabileceğinizi söyledi.
3.“Bunu yapınca beni üzüyorsun.”
Elbette çocuğunuzun sizi dinlememesi canınızı sıkabilir ancak duyguları dahil etmeden sınırlar belirlemek ve onları korumak önemlidir. Bu duygular sizin, onların değil. Ayrıca, onlara olumsuz bir güç vererek bir emsal oluşturuyorsunuz.
McCready, “Çocuklar mutlu mu, üzgün mü yoksa öfkeli mi olacağınıza karar verebildiklerini hissettiklerine, rahatlıkla bu fırsatı değerlendirip sınırlarınızı zorlayabilirler,” dedikten sonra ekledi “Ve büyüdüklerinde, bu zihniyet gelecekteki ilişkilerine zarar verebilir, istediklerini elde etmek için başkalarını manipüle etmelerine zemin hazırlayabilir.”
Bunun yerine şunu deneyin:
Belirlemeniz gereken sınırı belirleyin. McCready bunun için “Koltukta atlamak uygun değil.” örneğini verdi. Ardından, “Burada sessizce oynamayı mı yoksa dışarı çıkmayı mı tercih edersin?” gibi seçenekler verin.
4.“Daha iyisini bilmelisin.”
“Daha iyisini bilmelisin” gibi bir şey söylendiğinde, aslında olan şey çocuğun değişmesi için onu suçlamak ya da utandırmaktır. Ancak bu McCready’e göre, çocukları savunmaya sokar ve söylediklerinizi dinleme olasılığını daha da azaltır. Aynı zamanda özgüvenlerini de sarsar.
“Çocuklarımıza daha iyisini bilmediği halde bunu söylersek ‘iyi bir karar veremeyecek kadar aptal/olgunlaşmamışsın’ mesajını veriyoruz. Tam olarak amaçladığımız gibi olmasa da…” diye ekledi.
Bunun yerine şunu deneyin:
McCready, “Hmm, burada bir sorun var gibi görünüyor! Düzeltmek için ne yapabiliriz?” Amaç probleme değil, çözüme odaklanmaktır. Bu sayede çocuklar problem çözme ve kendi hatalarını düzeltme alıştırması yapar ve ilk etapta daha iyi seçimler yapmanın yollarını düşünürler.
5.“Bırak, benim yapmama izin ver.”
Kapıdan aceleyle çıkarken veya çocuğunuzun görünüşte sonsuza kadar sürecek basit bir görevi tamamlamasını beklerken, içgüdünüz sadece işi devralmak olabilir. Ama mümkünse bunu yapmaktan kaçının.
McCready, “Çocuğunuza ‘Bunu beceremiyorsunuz, bu yüzden dahil olmam gerekiyor’ diyorsunuz. Bu hem cesaret kırıcı hem de gerçekten sinir bozucu” dedi. “Kendi fermuarınızı çekmeye çok yakın olduğunuzu ve sadece birkaç denemeye daha ihtiyacınız olduğunu hayal edin, ama sonra babanız içeri daldı ve sizi tam yapacakken durdurdu.”
Bunun yerine şunu deneyin:
Yavaşlayın ve çocuğunuza görevini tamamlaması için ihtiyaç duyduğu zamanı verin. Ya da en azından neden acele etmeniz gerektiği konusunda daha net olun. “Bu kadar geç kaldığımız için sana sadece bu seferlik yardım edeceğim, ama daha sonra birlikte çalışalım!” gibi bir şey söyleyin.
6.Sen -Herhangi bir etiket- sin.
McManne, ebeveynlerin çocukları için yapabilecekleri en değerli şeylerden birinin onları etiketlemekten kaçınmak olduğunu söyledi. Etiketler ebeveyn-çocuk ilişkisine zarar verir, çünkü ebeveynlerin çocuklarını mücadele eden ve yardıma muhtaç olarak görmelerinin önüne geçerler. Ebeveynler, gelişimsel olarak neler olup bittiğini gerçekten anlamaya çalışmak yerine, belirli davranışları çocuklarına verdikleri etiketle ilişkilendirmeye başlarlar.
McManne, “Etiketler bizi şefkat ve meraktan uzaklaştırıyor” dedi. Etiketlerin kendi kendini gerçekleştirme potansiyeli de vardır. Çocuklar ebeveynlerinden belirli bir yol olduğunu duyarlarsa, bunu doğru olarak kabul edebilirler- onlara doğru gelmese bile. “Sen akıllısın!” gibi olumlu görünen etiketlerin bile aslında zararlı olabileceğini söyledi. “ ‘Zekisin’ veya ‘atletiksin’ dediğimizde çocuğumuza, ‘Bu sınavda başarılı olmanızın tek nedeni zeki doğmanızdır’ veya ‘Akıllı doğmamış olmanızdır’ deriz. Doğal yeteneğiniz olmasaydı bu hedefi yapmamış olurdunuz.’ Dahası, eğer çocuğumuz bir dahaki sefere testi bombalarsa, kafaları karışacak ve cesaretleri kırılacak ve kendi yeteneklerini sorgulayacaklardır. Madem bu kadar zekiler, neden başarısız oldular?”
Bunun yerine şunu deneyin:
Sonuçları değil, çabayı fark edin ve alkışlayın. Çocuğunuzu iyi ya da kötü olarak etiketlemekten kaçınmak için elinizden geleni yapın.