BEBEĞİN BEYNİ NASIL DEĞİŞİR?

Bebeğin Beyni Ebeveyninin Temasıyla Dönüşüm Geçiriyor

Dokunmanın gücü, ebeveynlerin çocuklarıyla bağ kurmasına katkıda bulunmanın da ötesine geçiyor.

 

Çocuk dünyaya geldiği ilk günden başlayarak tutulmak ve dokunulmak ister. Yeni bir araştırmaya göre, ebeveynin sevecen dokunuşu yeni doğmuş bebeğin sağlıklı gelişimini desteklemekten tutun da, ilerleyen zamanlarda beyninin biçimlenmesine kadar birçok konuda büyük fayda sağlıyor.

Pek çok hayvan için dokunma duyguların aktarımı için güçlü bir araç, bebeği ebeveynine bağlamanın bir yolu. Harry Harlow’un 1950’lerde gerçekleştirdiği ve genç maymunların süt vermediği halde yumuşak kuklalara sokulduklarının gözlemlendiği ünlü deneylerin bize kanıtlamış olduğu gibi, yeni doğanlar için ebeveyn sevgisi en az yiyecek kadar önem taşıyor.

 

Harry Harlow’un deneylerindeki yavru maymunlar, hemen hemen her zaman kumaş kuklalarla sarılıp yatmayı tercih etmiş, telden yapılma kuklalarla ise sadece gerektiğinde temas kurmuşlardı.

 

Bugün, ünlü maymun sevgisi deneylerinden yıllar sonra, Almanya ve Singapur’da araştırmacılar, şevkatle sık sık kucaklanmanın insan beyni üzerindeki etkilerini ölçülebilir bir düzlemde gözlemlemek üzere beyin görüntüleme tekniklerinden faydalanıyor.

Jens Brauer ve Annett Schirmer, çalışma arkadaşları ile birlikte yazdıkları ve Cerebral Cortex dergisinin Ağustos sayısında yayınlanan bir incelemede, “ebeveynlerin çocuklarına dokunuşlarının sosyal bağ kurmanın ötesine geçen etkilerini ve gelişmekte olan beyni işlevsel anlamda biçimlendirmede etkili olup olmadığını araştırdıklarını” dile getirdiler. Araştırmacılar, yaşları 5 civarında olan 40 kadar çocuğu ve annelerini bir araya getirerek, 10 dakika süresince ‘Playmobil Farm’ oyuncaklarıyla oynamalarını istediler ve bu süre zarfında annelerin çocuklarına kaç kere ve çocukların annelerine ne sıklıkta dokunduklarını gözlediler ve saydılar. Birkaç gün sonra, araştırmacılar beyindeki faaliyet örüntüsünü gözlemlemek amacıyla her çocuğa dinlenme esnasında beyin taraması yaptılar. Araştırmacılar özellikle “sosyal beyine” odaklandılar, yani bir insana karşı olan tavrımızın diyelim ki bir elmaya olan tavrımızdan farklı olmasını belirleyen nöronal ağlar toplamına. Bu, sosyal bir davranış içine girdiğimiz, başkalarına ilgi gösterdiğimiz, dünyayı başka bir kişinin gözleriyle görmeye çalıştığımız zamanlarda iş başında olan mekanizma. Araştırmacılar annelerinden daha fazla dokunsal ilgi gören çocuklarda, bu ağlar üzerindeki beyin aktivitesinin çok daha güçlü olduğunu gözlemledi.

 

Ulusal Singapur Üniversitesi’nde (National University of Singapore) psikolog olan Schirmer, dokunmanın küçük çocuklar üzerindeki olumlu etkilerine değinen azımsanamayacak sayıda yayının zaten mevcut olduğunu söylüyor. “Bunların arasında temas ve bebeğin büyümesi ve duygusal gelişimi arasındaki bağlantıları konu alanlar da var. Bizim yaptığımız çalışma ise, dokunmanın özellikle sosyal beyinle olan ilişkisini göstermesi bakımından konuya katkıda bulunuyor… Ayrıca daha büyük yaş gruplarını da içine alarak, bu işleyişin faydalarının sadece bebeklikle sınırlı kalmadığını ileri sürüyor.”

Schirmer şöyle devam ediyor; “İnsanlarda dokunma ve beyin gelişimi arasında sebep-sonuca dayalı bir ilişki olduğuna dair bir saptama yapmak neredeyse olanaksız (hiçbir araştırmacı sonuç elde etmek amacıyla bir çocuğu anne-babasının temasından yoksun bırakmayı göze almaz). Ancak hayvanlar üzerinde yürütülen çalışmalar benzer bir nedensel bağlantının var olduğu fikrini ortaya atıyor.”

 

Bu yeni bulgular çocukların hayatlarındaki [tek] bir zaman diliminden elde edilmiş ama öyle görülüyor ki, bu süreçte daha dokunsal olduğu gözlenen anneler zaten hep bu şekilde davranıyor oldukları için, doğdukları andan itibaren çocuklarının beyin aktivitelerini yükseltiyorlar. Schirmer, “Bunun böyle olduğuna dair ancak varsayımda bulunabiliriz. Yine de, bulgularımızın insan olmayan hayvanlarla yapılan çalışmaların kanıtladığı sonuçlarla uyumlu olduğunu görüyoruz. Yani farede gerçekleşenle insanda gerçekleşenler benzeşiyorsa, o zaman evet, bedensel fonksiyonlar ve sosyal beynin işleyişi gelişim boyunca kişinin maruz kaldığı temas miktarına bağlı olarak biçimleniyor demektir” diyor ve ekliyor, “Bununla birlikte, dokunmanın çocuğun çevresinde bulunan ve onun sosyal anlamda işlevselliğini biçimlendiren çeşitli faktörlerden sadece biri olduğu unutulmamalı.”

Sevecen, yumuşak bir dokunuş beyne derimizde bulunan C-tactile afferents [C-dokunsal getirgenler] adı verilen sinir telleri aracılığıyla ulaşır. Bazı bilim insanları bu belirli sinir gruplarının, fareden insana tüm sosyal varlıklarda evrim gösterdiğini ve sosyal beynin gelişiminde birinci derece öneme sahip olabileceğini düşünüyor. Acı ve ısı algılayıcı tellerden daha sonra keşfedilmiş olan bu sinir teller, en çok hafif dokunuşlara ve okşamalara duyarlı. Çoğunlukla bedenin arka kısmında bulunuyor ve avuç içlerinde yer almıyor gibi görünüyorlar. Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen araştırmalar, yumuşak bir dokunuşla harekete geçirildiklerinde, beyinde bir seri hormonal reaksiyonu tetiklediklerini ortaya koyuyor.

Harlow’un maymunları, 20. yüzyılın başlarında yaygın olan ve koşulsuz sevginin çocuğun terbiyesine ve zihin sağlığına zarar verici olduğu görüşünü savunan düşünce ekolünü alt üst etmişti. Şimdi artık biliyoruz ki, sosyal bir tür olarak, insanoğlu sosyal bağlar peşinde koşmaya ve kurmaya hevesli bir beyine sahip olarak doğuyor.

Gene de çoktan kanıksadığımız kimi sosyal beceriler, örneğin bir başkasının düşünce ve bakış açısını tahayyül etme becerisi, dört ya da beş yaşına kadar ortaya bile çıkmıyor. Bu da gösteriyor ki, doğuştan var olan sosyal beynin tamamen tekamül etmesi doğumdan başlayarak ergenliğe değin devam eden, yıllar süren bir öğrenme sürecine gereksinim duyuyor.

 

Schirmer’ın da ifade ettiği gibi, “Dokunma, çocuk bakımında pek çok fayda sağlayabilen ve asli öneme sahip bir davranış biçimi. Bebekler ve küçük yaştaki çocuklar ebeveynlerinden dokunsal yakınlık bekliyorlarsa, anne babalar da bunu zevkle yerine getirmeliler.”

 

Yazan: Bahar Gholipour

Çeviren: Aybike Haydayoğlu

Kaynak: http://www.huffingtonpost.com/entry/parents-touch-child-brain_us_579ae4c0e4b08a8e8b5d83cd