FİLM ÖNERİSİ: Sevimli Canavarlar

Bu film, birbirinden sevimli canavarların yaşadığı ve yaşamak için ihtiyaçları olan enerjiyi insanlardan aldıkları bir dünyada geçer. Özellikle küçük çocukların çığlıklarından enerji ürettikleri bu dünyaya küçük bir kızın (Boo) yanlışlıkla gelmesi sonucunda işler tersine döner. Bu sefer korkma ve çığlık atma sırası canavarlardadır. Böylece korkulan kişinin küçük kız olduğu bir macera başlar. Durumdan etkilenmeyen tek kişi yumuşak kalpli canavar Sully’dir. Ve küçük kızı korumak ve güvende hissettirmek için çabalar.

Herkesin korku ve panik içinde olduğu bu ortamda Sully’nin küçük kız Boo’yu korumak için çabalarken, tek gözlü canavar arkadaşı Mike’ın da Sully’i korumasıyla aslında bize iyi gelen şeyin birbirine güvenmek ve birbirini korumak olduğunun altı çizilir. 

Korku herkesi en direk şekilde etkileyen ve düşünmeye fırsat vermeyecek kadar hızlı algılanan tek duygumuzdur. Korkunun oluşturduğu stresi atmanın yollarından biri ise gülmektir. Bu film, ‘korkulan nesnenin benden korkması’şeklindeki bir düşünceyle durumu tersine çevirir. Böylece korkuyla ilgili algılar da değişir. Bu rahatlamanın oluşabilmesi içinde gerekli olanın ‘güven’ yani tehlikede hissetmemek olduğunu anlatan bir film olduğu için öneriler listesindeki yerini korumaktadır.

Bu film, korkulan nesnelerin komik yönleri üzerine temellense de aslında sevdiğimiz kişilere güvenmeyi ve onları korumayı önemseyen mesajlar verir. Bizi böyle koruyan ve kollayan bir ortam içinde aslında kendi korkularımızı rahatça ifade edebileceğimize ikna eder. Güven dolu bir kucaklama içinde de korkularımıza karşı güçlenebileceğimizi ve savaşabileceğimizi gösterir. Korkunun herkesin içinde bir panik duygusu başlattığına vurgu yapan film, kişinin duygularına önem vermedi ve düşünceye takılmadan yeni duygular deneyimlenmesi üzerine de bir örnek sunar.