Günlük koşuşturmacalar ve yapılması gereken işler gerek annelerin gerekse babaların zihinlerini meşgul eden büyük bir sorun. İş yaşamı, aile yaşamı, çocukların gelişimi ve eğitimi gibi pek çok ana başlık altında sosyal ve özel yaşamı birbiriyle bağdaştırmak epey zorlaşıyor. Özellikle çalışan anne babalar eve döndüklerinde çocukları ile vakit geçirmek konusunda fazlaca stres altında kalabiliyor. “Yapılması gerekenler listesi” ebeveynleri işleri başından aşkın yetişkinlere çevirirken, hayatı acımasız bir yarışa döndürebiliyor. Üstelik anne babalar genellikle “zamansızlık” hissinden kaynaklanan strese maruz kalıyor.
Ebeveynlerin iş yükleri, eve ulaşımları, evde geçirecekleri saat diliminin aralığı ve yapılması gereken işler arasındaki denge(sizlik) koşuşturmalı hayatın temelini oluşturuyor. Tüm bunlar arasında stresi ve yorgunluğu azaltmak için anne baba olarak kendimize zaman ayırmayı düşünebiliriz. Ancak zamanın hızına ayak uydurmak pek mümkün olmayabilir.
Herkes için etkinliklerin üç tür yükü vardır: Fiziksel yük (yapılması gereken işler için harcanan enerji ve kas gücü), Zihinsel yük (yapılması gereken işlerle ilgili düşünme, planlama ve hesaplama için harcanan zihin gücü) ve Ruhsal yük (yapılması gereken işlerle ilgili hissedilen yoğun duygu ve düşünceler). Bitkinlik ve yorgunluk gibi durumlar aşırı fiziksel yükten değil de genellikle etkinliklerin neden olduğu zihinsel ya da ruhsal yükün aşırılığından kaynaklanır.